Güncel Haberler

Yenilenebilir enerji kaçınılmaz hale geliyor

Maithreyi Seethharaman, EURONEWS:
“İsveç’in enerjisinin yarısından fazlasını yenilenebilir kaynaklardan elde ettiğini biliyor muydunuz?

Bu nedenle Real Economy beşinci sezonunun ilk programını İsveç’in başkenti Stockholm’den başlatıyor. Ben Maithreyi Seetharaman’ım. Peki Avrupa’da yenilenebilir enerjiye geçişe öncülük eden ve 2045 yılına kadar sıfır karbon emisyonunu hedefleyen İsveçliler nasıl ısınıyor?”

“Değişim korkutucu olabiliyor. Özellikle ortadan kaybolan iş kolları söz konusu olduğunda. Avrupa’nın çoğu ülkesi enerjisini kömürden sağlıyor. Ancak bir zamanlar tamamen fosil kaynaklara bağımlı olan İsveçliler bundan kurtulmayı başardılar. Artık durum o kadar kaçınılmaz ki, küreselleşen dünyada devler bile yeşil enerjiye yöneliyor. Avrupa ülkeleri 2020 yılına kadar enerji dönüşümü hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Ancak çoğu ülke yetişmekte zorlanıyor.”

“Euronews muhabiri Damon Embling, Polonya gibi ülkeleri bu geçişten geri tutan nedenleri araştırdı:”

Damon Embling:
“Uzağa bakmanıza gerek yok. Polonya’nın güneyindeki Silezya bölgesinde, ülkenin enerji için kömür yakmaya ne kadar bağımlı olduğuna şahit olabiliyoruz. Elimdeki bu siyah altın nesiller boyunca bölge halkının günlük ekmeği oldu.”

Polonya enerjisinin %80’i kömürden geliyor. Bu, kömürün ülkenin ana istihdam kaynağı olduğu anlamına geliyor.

Eski madenci Marek Wystyrk, kömürden vazgeçmenin çok zor olduğunu söylüyor:

“Kömür zenginliğimizi kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Ailemde herkes madenci. Ancak kirlilik ve iklim değişikliği nedeniyle değişimlere ayak uydurmamız gerektiğinin de farkındayım.”

Durumlar değişiyor. Marek’in en büyük oğlu Szymon, yeşil enerji eğitimi veren bir meslek lisesinde okuyor:

Szymon Wystyrk:
“Çevre benim için çok önemli çünkü yaşadığım yerde sigara içmeye gerek yok. Açık havada nefes almak günde 10 paket sigara içmek gibidir. Ama değişimi bizim nesil yapacak. Biz de bunu yapmaya başlıyoruz.”

Polonya’da hava koşulları pek uygun olmasa da bazı yerlerde panelli güneş tarlaları inşa ediliyor. Avrupa Birliği Bölgesel Kalkınma Fonları tarafından desteklenen bu yatırımlar Polonya’yı yavaş yavaş yeşile doğru götürüyor.

2020 yılına kadar ülke enerjisinin %15’ini yenilenebilir kaynaklardan sağlamak zorunda kalacak. 2016 yılında bu oran %11’e ulaştı.

Polonya hâlâ kömür kullanmak istediğinden araştırmacılar onu daha yeşil hale getirmeye çalışıyor.

AB merkezli bu laboratuvarda kömür endüstrisinde gazlaştırma teknolojileri geliştiriyor. Araştırmacı Krzysztof Kapusta, çalışmaları hakkında şu bilgileri verdi:

“Kömürün gazlaştırılması, konvansiyonel yakmaya göre daha avantajlıdır. Çünkü bu yöntemle kükürt, cıva gibi kirleticilerin giderilmesi mümkün oluyor. Dolayısıyla kömür kullanımından kaynaklanan çevreye verilen zararın etkisi azaltılıyor.”

Silezya bölgesinin merkezindeki Katowice’deki eski bir maden müzeye dönüştürüldü. Profesör Piotr Skubala daha hızlı bir enerji geçişi çağrısında bulunuyor:

“Farklı yenilenebilir enerji türlerini kullanmaya başlayan pek çok hevesli insan var. Eğer hükümet insanları bu yönde motive edecek teşviklere odaklanırsa durumun çok hızlı değişeceğini düşünüyorum.”

Avrupa’da büyük başarı elde ettik ve son 12 yılda yenilenebilir enerji kullanımımızı iki katına çıkardık

Avrupa’nın enerji dönüşümü hakkında bilmemiz gereken birkaç şey daha var:

Boşa harcanan enerji tek başına Avrupa’daki tüm evlerin enerji ihtiyacını karşılamaya yetiyor.
Veya daha az enerji tüketen ürünler her ailenin bütçesinde yılda 500 Euro tasarruf sağlayabilir…
Üstelik bunları sağlayan teknoloji daha ucuz.
Yenilenebilir enerji alanındaki yeniliklerin dörtte birinden fazlası Avrupalı ​​şirketler tarafından yaratılıyor.
Tek bir rüzgar türbini 1500 eve enerji sağlayabilir.
Güney Avrupa, güneşiyle Kuzey’e, Kuzey de rüzgârıyla Güney’e enerji sağlayabiliyor…
Son olarak, Avrupa’nın önündeki okyanus enerjinin %10’una katkıda bulunabilir…

Maithrey Seethharaman:
“Tüm bunlar kulağa hoş geliyor ama bunun bir bedeli var. Avrupa ülkeleri arasında 2030 enerji geçişi hedefleri konusunda güçlü anlaşmazlıklar olduğunu biliyoruz. Herkes yeşil enerji geçişine İsveçliler kadar erken başlamadı… Bunun nedeni hükümetlerin mali güce sahip olmaması veya seçmenleri ve sendikaları değişime ikna edecek konumda olmaması.

Ancak İsveçlilerin geçişin zorlukları ve çözümleri hakkında bazı ipuçları var. Türk asıllı İsveç Enerji Bakanı İbrahim Baylan’dan bazı önemli bilgiler almaya çalışacağız:

:
“Sayın Bakan, sizden enerji geçişini temsil eden bir obje istedik… Sizin için ve İsveç için… Nedir bu?”

İbrahim Baylan:
“Küvet getirdim! Güneydoğu Anadolu’nun Güneydoğu Anadolu kırsalında bir köyde doğdum. Büyüdüğüm yerde 3 erkek kardeşim, ailemiz, dedem ve amcamın ailesiyle banyo yapmak her zaman zordu. Başımızın üstündeki taslardan bir bardak dökerek kendimizi yıkardık. Su banyonun başında çok sıcaktı, sonunda da çok temiz değildi. Hatta buradan geldim. İsveç gibi her şeyin çok rahat ve kolay olduğu gelişmiş bir toplumda. Bugün her İsveçli günde en az bir kez duş alıyor. “Kullanılan suyun neredeyse %97’si yenilenebilir enerjiyle ısıtılıyor.”

:
Ancak sizin ulaştığınız sonuçlara tüm Avrupa ülkeleri ulaşamadı.

İbrahim Baylan:
“Aldığımız önemli aksiyonlardan en önemlisi karbon vergisinin getirilmesidir. Gerekli birçok tedbir ve tedbiri de aldık. Oldukça sert sayılan bu tedbirleri alarak ekonomimizin rekabet gücünü artırmayı hedefledik. İsveç’te artık kömür elektrik veya enerji üretmenin en ucuz yolu değil. Ama güneş öyle. Bu yıl inşa edilen rüzgar panellerinden herhangi bir sübvansiyon almıyoruz. Kömür gibi fosil yakıtları destekleyen ülkeleri düşünüyorum. Ekonomik açıdan “Baktığımda anlayamıyorum”.

:
Belki bu politiktir, belki bir oy tabanıdır. Sonuç olarak iş alanlarının yeniden tanımlanması gerekmektedir. Ama buna bütçeleri yok mu?

İbrahim Baylan:
Bence de. Yeşil enerjiye dönüşüm sonrasında pek çok yeni çalışma alanının ortaya çıkacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Küvet örneğine geri dönelim. İsveç bir zamanlar büyük miktarlarda petrol tüketiyordu. Elbette bu geçişin ardından yerel olarak on binlerce iş yaratıldı. Çünkü bugün bir zamanlar çöp olarak kabul edilen atıkları enerjiye dönüştürüyoruz. Politikacılar olarak sadece bugünün işlerini değil geleceği de düşünmemiz gerekiyor. Ben şahsen, bugün çevreye zararlı enerji sektörlerinin tamamen ortadan kalkacağına inanıyorum!”

:
Son sorum şu: Bu alanda geri kalmış ülkelere tavsiyede bulunacak olsanız tek cümleyle ne derdiniz?

İbrahim Baylan:
Hikayeye bakın. Yeni, daha verimli ve bu durumda daha çevre dostu teknolojiler ortaya çıktığında hangi ülke eski teknolojilerle kalkınabildi? Telefonunuzu alabilir miyim lütfen? Bunun en güzel örneğine 10 yıl önce tanık olduk.

İbrahim Baylan:
“Bu akıllı telefon ilk ortaya çıktığında Nokia adında küresel pazarın %40’ına sahip bir marka vardı. Kimse bunun başarılı olacağına inanmıyordu. Peki gelecekte kaderinizin iPhone veya Nokia gibi olmasını mı istiyorsunuz?”

:
Sayın Bakanım, zaman ayırdığınız için tekrar teşekkür ediyorum. İki hafta sonra tekrar görüşürüz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu